İzmir de ilk sabah boru sesiyle uyandım. Bu ses, benim için bir sıla ve hasret sesiydi. Kendime sanki yeniden kovuşuyordum ve kendimi karşılar gibi bir garip hisle pencereye gittim. Karların üstünde sırları bana dönük askerler gördüm. Bunlar bizim askerlerimizdi. Önlerinde bizim bayrağımız ağır ağır yükseldi. Göklere doğru uçmak ister gibi heyecanlıydı. Sallanışında hürrüyetin, istiklalin şen ve ateşli lezzeti vardı. Yanlız bir bayrak gibi anlamlı değildi. Bir yol gösterici gibi anlamlıydı.
Askerler, törenden sonra çekildiler. Fakat ben pencereden ayrılmıyordum. Bir hasretten sonra bayrağın değerini daha başka ve daha yakından duyuyordum.
devletle çamaşırlarınız eskisinden de temiz
-
öldürülmüşler. kravatlı devlet öldürtmüş. bak. iki yüz kırk bir çocuk.
devlet v katilleri masanın altında şatobiryan, üstünde peynir ekmek yerken,
kamerala...
10 yıl önce
0 yorum:
Yorum Gönder